Bahar kokuları

Mevsim Kokuları

Yeryüzünün dört kardeşinden olan ilkbahar, en neşeli ve hayat dolu mevsimlerdendir. Duru ve saflığın bir bütün oluşturduğu bahar, sonbaharın aksine tazelenmeyi ve yeniden doğuşu temsil eder. Bir Anka kuşunun küllerinden doğuşu gibi tüm ihtişamıyla bütün mevsimsel bitkileri, çiçekleri ve doğayı sanki derin bir uykudan uyanmışcasına görmek mümkündür. Aşk kadar hârlı ama sevgi kadar da masumdur. Aşkın tutkusunun demlerini bu mevsimde göremesek de, kesinlikle yazın o hararetli aşklarının temelini atmaktadır. Bu büyülü dünyanın ve yeniden doğuşun kokuları ise bahar kokularıdır

Bahar, yağmurda ıslanmış toprak kokusudur aynı zamanda. Saflığı barındıran bu koku, sanki tamamiyle kendimizi bulduğumuz bir kokuyu içermektedir. Sonra kiraz çiçeğinin o kırmızı ve pembe arasında denge kuran rengi, iki insan arasında da bir uyum yakalama noktasında kutsal bir köprü görevi görmektedir. Leylak çiçeklerinin boynu bükük bir halde toprağın içerisinden fırladığı zamanlar ilk görüşte aşkı anlatır. Aynı zamanda, sen benim ilk aşkımsın demenin de diğer yoludur. Sevginin sonsuzluğunu ve ebedi bir aşkın temsili gibidir. Masumiyetin kokusu, yasemin… O kadar huzurlu ve duru bir kokudur ki o masumiyete kapılmaktan kendinizi alamazsınız. Size gökyüzünün üzerinde süzülüyormuşcasına bir hissiyat sunar. Göğsünüzde hissettiğiniz o heyecan ve kıpırdanmalar da bu koku temellidir. …Ve serin nisan yağmurları kadar ılık ve bereketli yağmur kokusu, zihinsel bir arınma gibidir. Bütün kirli şeyleri bütünüyle uzak tutar. Ruhunuzun göğe yükselişine tanıklık edin… Bahar rüzgarları teninizde esmeye devam etsin…

Şarkılara konu olan mimoza çiçeğinin o alıngan ve narin yapısı da unutulmamalıdır. Mimoza çiçeği küslüğün ve alınganlığın temsilidir. Kırılgan ve ince bir buz üzerinde yürümenin yarattığı o iç burukluğudur. Küsüp giden sevgiliyi de andırdığı söylenebilir. Beyaz zambak, belki de aşk beyazda saklıydı? Bütün renkleri içine katan beyaz rengi, zambağın naif tutumuyla bütünleşerek sevgilinin nazlı hallerini hatırlatır. Bazen kaybolup giden yılları da anımsatabilir. Geçmişten fırlayıp bugünlere gelen bir aşk misali, benliğimizi saran bir bahar kokusudur. Yani çok çeşitliliği, beyaz renginin içinde barındırdığı renk bütününden gelmektedir.

Lavanta, erişelemeyen bir sevgili gibidir. Tamamıyla baştan çıkarıcı mor kraliçe gibidir. Gün batımıyla yakaladığı uyum, sanatın temellerini yerinden sarsan bir görüntü sergiler. Uçsuz, bucaksız vadileri ve gizemini koruyan kaf dağını hatırlatır. Zarafeti ve göz alıcılığıyla ulaşılmazlıktır. Hafızalarda yer edinen kokusu da onun özlemini her gün ama her gün hissettirir.

İğde çiçeği, aşkın olgunluk dönemi gibidir. Bir elmanın yarısı misali sizi tamamlayan kişinin çiçeği… Yürüdüğünüz ve alıştığınız sıcaklığı her gün o sokaklarda burnunuza taşır. Nergis, umudunu yitirmeyenler için beyazın içinden fırlayın sarının hikayesini anlatır. Umut beyazın içerisinde adeta büyür, büyür ve o hayalin gerçekleştiği rengi tümüyle çiçeğe yayar. Yani umudunu yitirme! Büyülü bir çiçek yani… İşte bahar içinde bütün bu eşsiz güzelliği barındırır. Kah yıkılan bir gölün ayağa dikilişi, kah taze aşklar ve yeni başlangıçlar beraberinde huzurlu günler. Yaşamın en renkli kıyısını taşıyan bu kokular, bir kolonya ile bütünleşirse ne olur? Şehir kokusu sinmiş ve tümüyle mevsimlerden arınmış büyük şehirlerin hezimetinden “bir avuç ya da bir fıs” kadar uzağa gidersiniz. Zaman zaman Akdeniz kıyılarında bir gezi, bazen cennetin kokusunu içinize çekiyormuş gibi bir his sizi sarar. Bu kokuları içinize çekmek ve zihninizle yapacağınız bir seyahat için sadece bir kolonya yeterli. Yani özetle, baharın kokularını size sadece bir şişe içerisinde sunuyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir